2824 öğrenci hapiste olursa
- Ayrıntılar
- Kategori: Gündem
- Perşembe, 30 Ağustos 2012 09:17 tarihinde oluşturuldu
Milliyet Gazetesi Yazarı Doğan Heper’in bugünkü yazısı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda belirtilen temel niteliklerden biri “insan haklarına saygılı” olmak.
Evrensel Beyanname’de, Anayasamızın anlayışına ışık tutan bazı hükümlere göz atalım:
Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin iş bu beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayri insani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.
Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korunmasından istifade hakkını haizdir.
Ama buna rağmen uygulamadaki aksaklıklar, insan hakları ihlalleri sürüyor.
Örneğin; kayıp kişilerle ilgili iddiaların daha etkin ve hızlı bir biçimde izlenmesi ve yargılamaların çabuklaştırılması amaçlı kararlar alınıyor, ama kayıplar azalmıyor, faili meçhullerin sayısı düşmüyor...
Davalar da 4 yıl sürebiliyor. İnsanlar hapiste sonuç bekliyor.
Bu ne biçim “insan haklarına saygı değil mi?”
* * *
Nezarethanede adam intihar edebiliyor.
Meydanlarda işçiler, öğretmenler dövülüyor, coplanıyor.
2824 öğrenci cezaevinde. Bunu Bakanlık açıkladı.
İfadesi alınmak üzere emniyete götürülenlere neden kelepçe takılıyor?
Adam daha sonra serbest bırakılacaksa o kelepçeli hali onun için haysiyet kırıcı olmayacak mı?
Emniyete veya adliyeye götürülenlerden kaçma ihtimali hiç olmayanların, hatta kadınların bile iki koluna birkaç görevlinin girip adeta sürüklercesine taşıması haysiyet kırıcı sayılmaz mı?
* * *
Bu arada biz eleştirimizi yaparken yurtdışında, başka ülkelerde yaşayan, çalışan vatandaşlarımıza yapılan kötü muameleleri genellikle unutuyoruz.
Mesela sünnet yasaklanmak isteniyor.
İnsan hakları ihlalleri sınıfına giren, ırkçılık kokan muamelelere karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türkiye’de kurulu insan hakları dernek ve kuruluşlarının daha duyarlı ve etkin olması gerekmiyor mu? İnsan hakları bir bütündür, küçüğü büyüğü, yurtiçinde olanı, yurtdışında olanı diye bir ayırım olamaz...
Bu yolda atılması gerekli adımları ihmal, Türkiye’yi ihmaldir.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
-
OKUL MÜDÜRÜNE 26 MİLYON TL CEZA
-
Ali Yalçın: Eğitim sisteminde önemli bir kalite sorunu var
-
AB ülkelerinde okullar açık, biz neden kapalı?
-
TÖZOK başkanlığına Zafer Öztürk getirildi
-
Eğitim dünyası acı kayıpla sarsıldı
-
TOBB'dan "fuhuş evleri" sözlerine tepki
-
TÜSİAD eğitimde gelecek senaryolarını tartıştı
-
Pandeminin ebeveyn açmazı: Ders mi oyun mu?
-
Türkiye uluslararası öğrenci sayısında dünyada ilk 10’da
-
10 soruda TIMSS 2019 sonuçları ne söylüyor?